ESKİŞEHİR

- Eskişehir, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık yirmi beşinci şehri.
- 2014 yılına göre Eskişehir nüfusu 812.320'dir.
- Ortasından Porsuk Çayı geçen şehir, içerisinde Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nin bulunması nedeniyle bir öğrenci kenti görünümündedir.
- Met helvası, Nuga helvası, Haşhaşlı çörek, Kalabak suyu, Çibörek ve Lületaşı ile meşhurdur. İşlenebilir lületaşı, Türkiye'de yalnız Eskişehir'de çıkarıldığı için Eskişehir taşı olarak blinir.
- Türkiye'de Eskişehir ve Sivrihisar dolaylarında yetişen bir çoban köpeği olan akbaş da şehre ait önemli değerlerdendir.
- Sanat kurumları ve tesisleri ile kültür ve sanatta gelişmiş bir şehirdir.
- Anadolu Üniversitesi ve büyük şehir belediyesi bünyesinde iki adet senfoni orkestrası bulunmaktadır. Ayrıca her yıl düzenlenen Uluslararası Eskişehir Festivali ile şehirde müzik, tiyatro, resim ve sinema dallarında sergiler ve gösteriler yapılmaktadır.
- Eskişehir günümüze kadar değişik uygarlıklar altında varlığını sürdürmüştür. Üzerinde kurulan medeniyetlerden bazıları Frigya,Bizans, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğu'dur.
- Türk Silahlı Kuvvetleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Muharip Hava Kuvveti, Hava Füze Savunma Komutanlığı, 1. Hava İkmal ve Bakım Merkez Komutanlığı ve 1. Ana Jet Üs Komutanlığı da Eskişehir'de bulunmaktadır. Ayrıca hem askerî hem de sivil havaalanı (Anadolu Üniversitesi Havaalanı) bulunmaktadır.
- Eskişehir 2013 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ve UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkentliği unvanlarını taşımaktadır.
ODUNPAZARI EVLERİ

- Odunpazarı Evleri Eskişehir‘in dünya kültür mirasına eklediği en önemli eserler arasında yer almaktadır.
- Tarihten bu yana Evliya Çelebi’nin de içinde bulunduğu pek çok gezgin tarafından övgüyle bahsedilen bu mekanlar Eskişehir açısından önemli turizm merkezlerinden biridir.
- Odunpazarı Evleri Eskişehir’in iki merkez ilçesinden Odunpazarı Belediyesi sınırları içindedir.
- Eskişehir’in en eski yerleşim yeri olan bu evler tarihsel ve kültürel önemi göz önüne alınarak belediye tarafından restore edilmiştir.
- Çok kısa bir sürede de dünya çapında üne kavuşan bu yapılar Eskişehir’e yolu düşen her gezgin tarafından mutlaka görülmelidir.
- Odunpazarı Evleri tarihi Atatürk Lisesi civarında kalan bölgededir.
- Burada çeşitli müzeler, kültürel ve ticari değer taşıyan mağazalar, bir kaç sahaf, dernekler ve kültür merkezleri bulunmaktadır.,
- Bölgedeki en önemli eserler arasında tarihi Kurşunlu Külliyesi ve Atatürk Lisesi sayılabilir.
- Eski tarihlerde Hamamyolu Yediler Parkı civarında şehrin ticari hayatı şekillenirken bu bölgede de yerleşim yerleri oluşturulmuştur. Halen Hamamyolu bölgesi önemli alışveriş merkezleri arasındadır. Odunpazarı Evleri içinde yer alan bazı evler de halen konut olarak kullanılmaktadır.
LÜLETAŞI
Lületaşı İşlenmesi kolay beyaz renkli, gözenekli bir mineral. Lületaşının dünyada en çok bulunduğu yer Eskişehir'dir. Bu ilimize bağlı Sepetçi köyünde bol miktarda bulunan lületaşı, umumiyetle pipo, sigara ağızlığı tesbih, biblo ve süs eşyası imalinde kullanılır. Toprak içinde, geniş damarlar içinde serpilmiş çakıl kümeleri halinde bulunan lületaşının, ana maddesi hidratlı bir magnezi silikattır. Emici özelliği olması dolayısıyla, ağızlık ve pipo yapımında birinci sınıf malzeme sayılır.
LÜLETAŞININ HİKAYESİ : Köstebeğe Saygı
Lületaşının ortaya çıkarılışı ile ilgile bir söylencede şöyle anlatılmaktadır: Rivayete göre lületaşını ilk bulan ve lületaşı yer altı yolunu gösteren köstebekmiş. Bir yaz günü Karatepe mevkiinden civar başka bir köye gitmekte olan bir delikanlı yorulunca, yere bağdaş kurup azığını çıkartmış, ne varsa yemeğe koyulmuş. İşte ne olmuşsa o zaman olmuş birden ayakucunda gözüne takılan bir delikten, önü sıra ite kaka bir beyaz taşı yuvarlayıp çıkaran bir köstebek görmüş. Köstebek delik önünde başlamış yuvarlak taşla oynamaya. Hikaye bu ya. Delikanlı dikkatini çeken bu yuvarlağa el atacak olunca köstebek hemen dar atmış kendini deliğe. Delikanlı yuvarlağı bir süre parmaklarının arasında dolaştırmış, sonra bıçağını çıkarıp başlamış bu sütbeyaz taşı yontmaya. Daha ilk bıçak sürmesinde kendi dünyasında şimdiye kadar duymadığı insanı ta içten yakan, deli divane eden bir ses: “Ah insanoğlu bana kıymasaydın ya!” diye bir feryat koparmaz mı… Delikanlı şaşırıp elinden taşı atmış. Taş yere düşünce ayın ondördü gibi bir kız olmuş!... Sonra ufalanmış, yusyuvarlak, tostoparlak bir hale gelmiş. Delikanlının şaşkın bakışları arasında yuvarlana yuvarlana geldiği deliğe girip kaybolmuş. Delikanlı durur mu, başlamış deliği eşelemeye!... Ay batmış gün doğmuş, gün batmış ay doğmuş, ay batmış gün doğmuş… Delikanlıyı arayan köylüler, delikanlıyı 7 kat yerin altına giden dapdaracık bir kuyuda boğulmuş olarak bulmuşlar. Yalnız, derisi yüzülmüş kanlı parmakları sıkı sıkıya birkaç lületaşını tutuyormuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder